SOKRATES VE DEMOKRASİ
Antik Yunan felsefesinin babası olarak kabul edilen Sokrates, öğrencisi Platon tarafından demokrasi hakkında derin endişelere sahip biri olarak anlatır.
Sokrates, demokrasinin ölümcül tehlikesini ve sonucunu bizzat deneyimlemiş birisidir. Milattan Önce 399 yılında Sokrates, “Atina gençliğini yozlaştırmak” suçlamasıyla mahkemeye verilmiştir. 500 Atinalı’dan oluşan bir jüri, vakayla ilgili karara varmak için mahkemeye davet edilmiştir. Jüri heyeti, %52’yle Sokrates’in suçlu olduğu kararına varmıştır. Sokrates, baldıranotu zehriyle ölüme mahkûm edilerek, infazı gerçekleştirilir.
Platon’un Cumhuriyet isimli eserinin 6. kitabında Sokrates, Ademantus isimli bir karakter ile demokrasi hakkında sohbet eder. Sokrates bu kısımda Ademantus’a demokrasinin eksiklerini ve hatalarını anlatmaya çalışır. Bunu yapmak için Sokrates, toplumu bir gemiye benzetir. Sokrates şöyle sorar:
“Eğer ki deniz yoluyla bir yolculuk yapmak isteseydin, geminin kontrolünün kimde olacağına nasıl karar verilmesini isterdin? Rastgele ve herhangi bir grup insan tarafından mı, yoksa deniz seyahatleri konusunda deneyimli, bilgili ve eğitimli insanlar tarafından mı?”
Ademantus’un cevabı çok açıktır:
Elbette ki ikincisi! Sokrates’in buna cevabı ise şu şekildedir:
“Peki bu durumda nasıl olur da, bir ülkedeki yetişkin insanların rastgele ve herhangi bir grubunun bir ülkeyi kimin yöneteceğine karar verebilecek donanımda olduğunu düşünebilmekteyiz?”
Sokrates’in bahsetmeye çalıştığı şey, seçimlerde oy kullanmanın bir “yetenek” olduğudur. Sokrates’e göre oy kullanmak, “rastgele bir sezgi” olarak görülemez. Dolayısıyla oy kullanmanın da, diğer her yetenek gibi insanlara sonradan, dikkatle ve sistematik bir şekilde öğretilmesi gerekmektedir. Yeterli donanıma ve eğitime sahip olmaksızın insanlara oy kullanma hakkının tanınması, yeterli donanım ve eğitime sahip olmayanlara fırtınalı bir havada yolculuk yapacak bir geminin kontrolünün kime teslim edileceği kararını alma yetkisi vermekle aynıdır.
Demokrasinin esas prensini, halkın egemenliğidir. Ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. Halk övülmeyi sever. Onun için, güzel sözlü demagoglar, başa geçebilir. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir.